KİLİMİN KIYMETİ
Elife Ergan
Kilimin Kıymetini
Dokuyan Bilir Derdi, Anacığım
Sessizliğin içinde rengi gördüm. Ellerimle gözlerimi kapadım bir kez daha baktım. Kulağına usulca fısıldadım. Rengin sesi gür olur çağlar. Sessiz kalan izler kaygılı; hareket eder etmez yâr olur. Çok güzel olur demişti oysa. Güzel olsun istemişti insanlar. Kim istemez ekmeği ballı bastık, denizi kumlu , toprağı humuslu, güneşi gökte ağacı gölgeli, boyu boylansın soyu soylansın kim istemez. Ak göğsüne ak saçına keder gelmesin. Bacılarımın, ak tülbentli analarımın gönlünden çağlayarak gelen derin duygularının ifâdesiydi kilim. Harfleri motif olan bir kitaptı kilim. Kınalı parmaklarıyla ilmek ilmek dokuduğu el emeği göz nuru, elvan elvan dokusuyla herkesi mest eden çiçekli kilimin dokunuş şiirini, hangi şair bu kadar özel anlatabilir, emeğin arlı yolunu. Bilakis sırlı olur, allı morlu, gizli sarısıyla, günlerce değil de binlerce yıllık sürebilen hikayesi, allı, güllü , dallı , sarının , morlu yeşilin içten konuşması sürüp gider insan kalmanın serüveni. Simetrik motiflerin uyumuyla samimiyet kazanan olağanüstü gerçeklik . Toroslardan aşağı ipil ipil ipildeyen bembeyaz suyun etrafını kolaçan eden sürmeli kırmızı gagalı kınalı keklik çalıların arasında gizlenip de taştan taşa atlayarak dolanır durur, adeta kınalı kekliğin seke seke Çukurova’ya doğru giden kıvrak ayaklarının türküsüyüm mü dersin kilim . Hangi dizelerle bu kadar yalın, sıcacık, sevgi dolu, bütünleyici, içli anlatılır ki değerler silsilesi. Kilimin …..
Ve her hikayenin ayrı bir anlamı bir de dili vardı . Tanıyınca doğayı çözülür dili insanın her ne derdi, isteği varsa . Eli belinde motifi keyfim yerinde der, kilimin baş tacı. Kerpiç kokusu sinen ata yadigârı kilim bakarsın ki karyolanın baş ucuna yerleşmiştir. Daima en özel en güzel odaları süsler. Hak ettiği değer verilmeyince lâcivert gecenin yağmalanmış kalbiyle usul usul fısıldar. Adeta duyun duyun beni der. Kabart kulağını, İnan acışır haline. Başını alır kimi zaman gider anıların sıcak kucağına. Nereye deme kilim yolculuğu bu . Bezgin kalbiyle koşar yorulmaz. Kırılır derin hislerle süzgün. Dokuması düzgün olunca kilim sevinçli . Kuşağında sarı yıldız yücelerin yüzdesinde gecelerin hecesinde. Püskül püskül düğümlü saçlarını ilmek ilmek çözülünce atar yanağından geriye. Doğal akışın aynası , yorgun savaşçının sevdasını suskun kitabımın kutlu avuntusunu insanlığın var oluş felsefesini iki yüzünden de okusan hep aynı. Tarihsel gerçeğin koynunda uyanan selvinin sanata dönen resmi . Ulusal belleğin varlığını haykıran, evrensele yansıyan bakış açısıydı kilim. Eskiyor külleniyor közünde mendil mendil yaşarıyor gözünde. Yurdun kurtarıcısı, darda kalan insanı çağırır kilim. Yıllara meydan okuyan solmayan rengi direnen yüreği var. Doğa dengeyle yerli yerin de . Hakkı gözeten zamana tutkuyla bağlıydı yeni gün . İlmeğin sayısını asla unutmaz kir tutmaz , öfkeyle sayıp dökmez akılla uyumla çözülür dostum sırdaş . Sevgiyle çoğalır sevgi, doğanın renkleriyle desen desen bezenir kilim. Kararmış kalplerin silgisiydi kilim. İyilikte yılgısız sevgide cömert. Cesaretti doğru yaşamı dayatan, hayat sunan kilime can katan. Kanı durgun, gönlü dargın olunca kuşların gagası solgun, kanadı kırık , dağın tepesi dolgun . Nazlı sarısıyla hârlı kızılı doğaya, sonbaharı ovaya obaya ,sürgün alacası karacası bomboz ama eli kulağında beklerdi. Turuncu narçiçeğinde zıplar uğur böceği, vişne çürüğüyle konuşan karagözlü karınca, yeşil de mavi de sonsuz mutluydu. Tabiatın yanağı al al, dudağı kiraz gelinlik kızlar gibi olurdu her yaz. Telaşlı mora mor demez de kızılcığa belenir kilim. İşte desenlerle yeni dünya. Zamane bu insanları bir kaptan başka kaba koyuverir de kıvrılır kol. Arşınladı , kayaların yamacından aldı motif motif meşe palamudunu. Kullan desen desen canlı cansızı . Sevdi yağmuru yaşı , kısrağı ,tayı. Okşar çamuru tozu. Korktuğunda tanıdı , ihtiyaç duyduğunda bilgiyi öğrendi, kilimdeki akrep hanenin güvencesi. Evini çoluğunu çocuğunu, taşını tarağını ,davarın ağız sütünü, koyununu kısrağını , yılandan çayandan kem gözden sakınan bir el koydu kilim yurduna.
Oracıkta işte bak önünde. Koç boynuzunu unutmadı. Aslan pençeli yılan kuyruklu ejderhayı ,yeşil başlı kartalları sarp kayalara kondurdu. Dokumalarda bereket, başak, eli böğründe, yâr yâre küstü, pıtrak, su yolu, tarak ve parmak gibi motiflerle buluştuk. Kilim üretirken başka yerlerden motif desen almadan birebir doğada gördüğünü yorumlayarak öyle dokudu insanımız. Gelincikleri dağ eteklerine serpti. Kimliğinde ölümsüzdü eserin . Şuracıkta kötülüğü yok edelim. Tütsün her daim kutlu ateşin gümüş dumanı. Köz çevik olur vicdanlı sözün. Göz gördü gönül uygun teknikle nakşetti. Gördü, sevdi hayalde tasarladı. Dokuyucu yavaşsa motifi sade Kilim bahçesi, sakin çeşitler az. Canlı cansız nesnesi seyrekçe. Doğal akışa uygun atar adımı. Bulanmaz ki arı duru yudum su. Bazen da coşkun akardı nehir. Özlemle gözünde köpürür deniz. Özden öze her an dilli Anadolum .Tanıyınca yüreğini iyi insan ile gidip gelecek üretim sürecek . Sakin sarı, siyah, ile kahvesı, kül rengiyle elbette durgun kalacak. İyi insan olma sürecinde yeşille tema erecek. Dokumasının yüzüne parlak kırmızıyla ,siyahla can gelecek . Asırlık kilim sonsuza akacak. Görkemli çınar gibi. Ulu duran başı dumanlı dağın hikayesi şen olur. Buram buram esen tatlı ılıman rüzgarın dokunduğu çiçeğin kokusu elvan elvan gelir obaya. Uçsuz bucaksız denize varıştı, zerresiyle karışmaktı , kavuşmaktı büyük derin maviye. Okuyup anlamaktı asıl mesele. İmgeleri duyumsamak .Tezgâhta can bulan insanı yansıtan gündelik yaşamın telâşı , eşit şartlarla olur mücadelesi. Alın terinin hakkıyla sınıfsız Emeğin teknesinde yoğrulur kilim . Belleğin merdiveniyle çıkılır, medeniyete kavuşulmayı bekler. Değerli hayatın erdemini en ince ayrıntılarıyla ilmek ilmek dokunan. Efkârlı insanın yaratılış efsanesi gün yüzüne sergen olur. Değişimin türküsü değilse nedir. Özlem duyulanı harman yerini doya doya seyre dalmak mı. O masum mavi göğün altında, saman sıcağında serinleme isteğiydi kilim. Zamanın ötesinden konuşan insanın el terazisinde ölçülen, kök boyayla hazırlanan iplerin mozayiğin de deste teste öbeklenen sarı başağın altın rengine kanma isteği değil de nedir hayat ağacının güvenli gölgesinde kuş uykusunu bekleyiş. Dingin doğallığın ahengine bürünen ebemkuşağına sarsılabilme arzusu kilimdi. Kavuşma isteğiydi taze fidanın yumak yumak hasretti yavukluyu hissetmekti. aramaktı hazların en güzeli. Yağız yiğidine koşma isteği belki de sarılma hissi askerdeki erine , Ayşe’nin el uzatışı yürek ateşi belki de zorlu yılların iklimde yaşam sürenlerin ara sıra unutsa da kimi zaman da duyarlı kalışın seslerinde doğal dengenin varlığını gösteren . Çamurlu yalın ayaklarla uzun yürüyüşün çokluğunda sırtı açık kıtlığında baş eğme ama börkü giyse öyle gez lakin ayakta kal diyen, ata dede öğüdü dinleyen ananın feryadını dile getiren. Serzenişin ezilmişliğinde hoyrattı, soğuktu ,acımasız dı vijdandan uzaktı hayat ve sevginin sıcacık kucağına zamansız konuk olurdu can. Güzeli yaşama, yaşatma hedefi vardı imkânlar elverdiği ölçüde kaderin kıyısında soluklanır . Kumlu esen fırtınanın önünde kalkan . Ayağında deriden çarığı yazmasının altından görünen örgüleri savrulan saf gelinin yeşil sabun kokusu ışıl ışıl ışıldayanı dupduru tutuşuydu kilim. Bu kadar gerçekçi anlamlı derin bakışıyla duran kilimi hangi tabloda hangi ressam fırçası anlatabilir di, özün akışını sözsüz Türkçe konuşmayı. Ve çocuğuna giydirecek esbab-ı olmasa da erine, askerine yoktan var etmenin eşiğinden gelen aydınlık yüreğinin yenilmeyen umudun dik durabilen insanca yaşam sürenlerin eli öpülesi direncin örneğin Anadolu gibi fedakarlığın dışa vurum şekli değilse nedir? Pekâlâ yeri geldiğinde kuru saplarla belki tezekle belki çalı çirpiyle tutuşturduğu ocağı tüttüren ateşin külünü silkeleyip eteğinden, insan kalmanın onuruyla alnı ak başı dik kalabilmenin zorluğunu ifşa etmeyen mazlum duruşun, alçakgönüllü sabrın mükafatı mı, omuzlarda taşınan koskoca şeleğin yükü zor olsa da dayan vazgeçme diren diyen bakışları. Ve umutsuzluğun arasından sıyrılıp yalnızlığın yamacından sonsuza yüreyebilmek, buğulu bakışların esaretiyle kirpiklerin neminde gönlü serinleten asırlık asaletin duru yüreğiyle capcanlı nefes alıp veriyor olması ve hâlâ benimle konuşuyor olması .
Bir kilimin ve hâlâ göz kırpan güzelliği ne hoştur bilirmisin, bilirmisin binlerce yıllık alın morun sarıyla yeşilin huzurla direnen gök mavinin ölümsüz sevincini sen de. Dilleri, dini düşünceleri, ırkları tecrübeleri, yetenekleri farklı farklı özelliklere sahipti insanlar. Ancak bu farklılıklar milletçe bir arada yaşamaya engel değildi. İnsanca yaşamak lazım nasıl ki bir kilimin desenleri gibi bir bütüne hizmet ediyorsa, toplumu oluşturan insanlar da farklı özellikleriyle evreni güzelleştirebilir . Evrensel değerlerimiz bize yalnız kendi yaşadığımız yurdum insanlarımızla hemfikir olmakla yeterli değildi. Asıl iyilik hali diğer ülkelerin insanlarıyla da ortak noktalarda buluşabilme becerisini gerektirir ve tüm insanlığın hayrına hizmet eden güzelliklerin gerçekliğinde anlam kazanır inan ki sen de hissedebilirsin . Elife Ergan (Elifçe)
Konuda anlatılan bir kilim örneği
Burada göreceğiniz gerçek kilimleri , Osmaniye / Kırmıtlı köyünde dokuyan gerçek Ergan ana
Konuda ki kilimleri dokuyan , gerçek ana , kilim için yün iplerini kirmenle eğiyor.
Konuda ki kilimleri dokuyan gerçek kilimleri dokuyan Ergan ana
Osmaniye’de ki Ergan Ana nın dokuduğu kilimlerden bir başkası
Çukurova , Osmaniye / Kırmıtlı köyünde ki Ergan Ana ‘ın dokuduğu bir başka kilim.
Elife ERGAN : Osmaniye’nin Kırmıtlı köyünde doğdu. İlk ve Orta öğrenimini Osmaniye’de tamamladı. Adana Çukurova Üniversitesi Sağlık Kolejinden mezun oldu. Anadolu Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulunu bitirerek kariyer yaptı. Çukurova Üniversitesi hastane- sinde Anestezi hemşiresi olarak göreve başladı. Daha sonra Osmaniye Yüksekokulunda Tıbbı Laboratuvar bölümünde Laborant olarak “Eğitim hemşireliği” yaptı. Yüksekokulda Prof. Dr. Kazım Tülüce’nin Özel kalem asistanı olarak görev aldı. Sağlık Bakanlığına intisap etti. Halk Sağlığı hemşireliği ve daha sonra Osmaniye Devlet hastanesinde Pediatri hemşireliği ve Diyaliz ünitesinin kurucu olarak uzman hemşireliğini yürüttü. Sorumlu Nefroloji hemşireliği ve Başhemşirelik yaptı. Meslek içi eğitimler ile sertifika ve başarı belgeleri var. Osmaniye Kuvay-i Milliye ve Mücahitler Derneği Yönetiminde ve Ozanlar Şairler Yazarlar Derneği üyesidir. Yıllardır öykü, hikâye ve şiirler yazmaktadır. Bu eserleri çeşitli gazete, haber sitesi ve dergiler de yayımlandı ve ya- yınlanmaktadır da. Evli, üç çocuk sahibidir. Daha önce “İnat Etme Gökyüzü , Benim kadar Ağlayamazsın”, ”Uzattım Elimi Sana Tutasın Diye” İsimli iki şiir kitabı yayımlanmıştır. “Bibi Çiçeği- Bibi Hatun” (Roman) yazarın 3. Kitabı “Çam Kozalağının İsyanı” (Öykü) 4. Kitabıdır.