BİR SOSYOLOJİK ANALİZ
Halil Yılmaz Hıtmiye
Türkiye Halkının son sosyolojik tahlili, düşündürdükleri ve çözüm yolları:
Dede Korkut, Orhun Kitabeleri, Hoca Ahmed Yesevi, Mevlana, Yunus Emre,
Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Âşık Veysel ve Yaşar Kemal… Anadolu
aydınlanmasının – Atatürk’ün ve Onun Cumhuriyet Devrimlerinin esin kaynağı – özü
olduğunu bilelim.
Emperyalist İşgale karşı – Kuvayı Milliyede uğruna milyonlarca vatan
evladının şehit verildiği Anadolu, artık o eski Anadolu değil; Halkı da o Halk değildir
artık.
Ulusal Kurtuluş Savaşı – Lozan Barış Antlaşması – Türkiye Cumhuriyeti’nin
kuruluşu – Çağının çok gerisine bıraktırılmış bir toplumu, çağdaş uygarlığa
taşıyacak Atatürk’ün (Cami Avlusuna Bırakılmış Kimsesiz Çocuk gibi) aydınlanma
devrimleri –– Ulu Önder Atatürk’ün fiziksel ölümü – İnönü Dönemi ve çok partili
sisteme geçiş…
Çok partili sisteme girişin ilk siyasi iktidarı Menderes dönemi: Kuvayı
Milliye’nin rövanşını alacak olan Din Tarım toplumu Ortaçağı – Ağalık Düzeni
Feodalizmi yeniden hortlatılması ve emperyalizmin sözde Komünizme karşı
başlatılan “Yeşil Kuşak” projesi…
Menderes iktidarıyla tarıma giren; ağalığın hayırlı evladı makine… Topraksız
köylüleri, akın akın kentlere göçe zorladı. Bu Halk kesimi ne tam şehirli olabildi, ne
de köylü olarak kaldı.
Artık eski Anadolu yok. Anadolu Halkı eski, bildiğimiz arı, duru, masum
Anadolu Halkı değil. Anadolu’nun Tasavvufi İslam’ı yerine; ırkçı – faşist Emevi
radikal İslam’ının dayatılması sonucu; bütün aidiyet bağlarını – duygusal değerlerini
– ulus olma bilincini yitirmek üzere olan; 70 yıldır Kapitalist – Emperyalist sistemin
değişim ve dönüşüm kıskacında bir Anadolu Halkıyla baş başayız.
Anadolu İnsanının iç dünyasını yansıtan Türkülerinin, şarkılarının, Hoyratların
yerini; kozmopolit bir müzik olan ve hiçbir doğal lirizmi barındırmayan, kendini
arabeske kaptırmış, üretimden koparılmış bir Anadolu Halkı… Bütün dinsel ve
kültürel değerleri erozyona uğratılmış, ulusal ve toplumsal bütün niteliklerini
kaybetmiş… Kuvayı Milliye ruhu yozlaştırtılmış… Kent ile köy arasına sıkıştırılmış,
Halkın azımsanmayacak bir bölümünü oluşturan, kozmopolit bir Anadolu Halkı ile
karşı karşıyayız.
Bu Halk, öyle bir topluma dönüştürülmüş ki; Anadolu’nun arı, duru – Ahmet
Yesevi, Hünkâr Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre, Mevla’nın Tasavvufi Müslümanlığı
yerine; Arap Vahabi – Selefi Siyasal İslam’ına inandırılmış… Gelenek, görenek, töre,
yurt, ulus, kanun, acıma, yardım, Hak, Hukuk gibi; onu bu belalı coğrafyada ayakta
tutacak olan, insani ve toplumsal bütün değerleri yozlaşmış; yalandan, talandan,
vurgundan, soygundan pay almayı uman; ezenden, haksızlıktan, güçten, güçlüden
yana olmuş; yarın diye bir kavramı kalmamış, günlük yaşayan bir toplum.
Anadolu’nun samimi Tasavvufi İslam’ından, ahlakından, değer yargılarından
kopan; Liberal Dönek Solcu, Yetmez Ama Evetçilerin de katkısıyla arabeskçi
Lümpen Proletarya – örgütlenmiş – devlet ile iç içe geçmiş bu cahil kitle, para ve
erge kolayca ulaşmış ve ona bu olanakları sağlayan siyası erge de tapar olmuştur.
Şimdi liderlerine körlemesine bağlanmış, üretmeden tüketen – hazır yiyici,
çürümüş bir toplumla karşı karşıyayız. Hitler’i, Franko’yu ve Musolin’yi iktidar yapan
ve insanlığı kana bulayıncaya kadar da iktidarda tutan işte bu niteliksiz toplum
kesimiydi.
Günlük yaşayan bu Halk kesimi Anadolu’nun Tasavvufi İslam’ı yerine; Arap
Vahabi – Selefi Siyasal radikal İslam’ına, tarikatlara koşullandı. Bindirilmiş – Hazır
Kıtaları oluşturan bu Halk tabakasının gerçek İslam, Yurt, bağımsızlık, özgürlük,
Ahlak, Demokrasi, Hukuk, Adalet gibi değerleri dert edinme, kaygı duyma sorunu
yoktur.
Bu kozmopolit Halk kesiminin hiçbir skandal, ifşa, vurgun, talan; ülkenin
taşının, toprağının; fabrikalarının satılması umurunda olmaz. Yağma ve talan
düzeninden payına düşen ve düşecek olan ganimete bakar.
Örgütlü cehalet Tanrıdan, dinden, imandan daha çok; siyasi liderine, şeyhine
inanır, iman eder ve onu kutsar.
Başka bir anlatımla insanlık tarihi, toplumların kendi kendilerine ihanetleriyle
ve intihar ettikleri durumlarla doludur. Çünkü cehaletten beslenen toplumlar
bağımsızlığını yitirmeye, köle olmaya, yok olmaya tutsaktır.
Şimdi soru şu: ABD, İngiltere, Avrupa, Rusya, Azerbaycan ve Arap Dünyası; 21
yıllık AKP iktidarını niçin desteklemeye devam ediyor?
Elbette son darbeyi vurmak için; yok oluşumuzun koşullarının olgunlaşmasını
bekliyorlar. Örneğin hiçbir niteliği olmayan göçmen çöplüğüne dönüştürülmemiz…
Her bir yurttaşı borç batağında ve bütün toplumsal değerlerini yitirmiş, bir işaretle
hazır kıtaya geçecek ve geçen, kozmopolit bir toplum kesimi…
Demokrasi – Millet Cephesi normal bir demokrasinin egemen olduğu ülkedeki
seçim geçirmedi. Üst akıl – Emperyalist güçlerce sonucu belirlenmiş; devlet gücü
yanında göçmen, ısmarlama seçmen, seçim hileleri… Egemen olunan görsel ve
işitsel medya yoluyla Millet Cephesini aklın ziyan suçlamalar…
Antiemperyalist Kemalist Aydınlanma Devrimlerini, evrensel çağdaş uygarlık
değerlerini savunanlar; birlik olmadan geleceği kurmak mümkün olmayacaktır.
En sağdan, en sola kadar oluşmuş Laik, Sosyal Hukuk Devletini yeniden
kurmayı amaçlayan demokrasi – Millet Cephesinin titizlikle korunması…
Bütün bu yığınla… Ülkenin varlık – yokluk koşullarının – beka sorunun
aşılması; toplum mimarı siyaset edenlerin; bu koşullara göre bir politika
geliştirmesine bağlıdır.
Mustafa Kemal 100 yıl önce; 600 yüzyıl imparatorluğun kulu, kölesi olarak
yaşamış bu Halkla Cumhuriyeti nasıl kurdu?
Elbette bir Mustafa Kemal Atatürk gelmeyecektir ve gelmesini beklemek de
saflığın ötesinde aptallık olur.
Değerli Okurlarım!
Elimizdeki kumaş budur. Toplumları inşa edecek siyasi mimarlar:
Günümüzden 4 Bin yıl önce yaşamış; Tanrıların Kelamcısı – sözcüsü, Hermetizmin –
Semavi Dinlerin Kuramcısı, Mısırlı Terzi Hermes gibi eldeki kumaştan elbise
dikmektir.
Anadolu’ya – Türkiye Halkına kısmet olan tarihi, askeri ve siyasi lider –
Toplum Mimarı Atatürk, tam da bu üstün nitelikleri taşıyan Kişiliktir işte.
7 Haziran 2023 // Antakya
Halil Yılmaz – Hıtmiye
Eğitimci – Şair – Yazar
www.hitmiye.com